7 Mayıs 2015 Perşembe

GEÇMİŞ GELECEK KARIŞMIŞ

Belki sonsuzlukta.
Kara tahtada görüyorum,Galiçya cepesinde,elinde silah dimdik.
Moda koyunda ,sahil yolunda,yoksun şimdi.
Hapisteymişsin.
Sana kaç kere söyledim,memur adam susar diye,
Sen İşçi misin.

Yürüyorlar.

                 Ellerinde silah gibi ,yazılar,
                 Sözlerinde Silah gibi,gerçekler,
                 Gözleri  bomboş.

Yolda kağnılar.
            Yürüyor Analar.
            Sırtlarında Mermi,
            Sırtlarında Çocuk,
            Sırtları kambur.

3 Mayıs 2015 Pazar



  1 MAYIS 2015 Geçen yılların ardından geriye ne kaldı desem,Yine cop,Yine gaz,Yine su.Ölü sayısı TAKSİM 1 Mayıslarında bol olur. TAKSİM BİR SEMBOL , ANITINA İNAT  el ele vermiş Gençliği,Askeri,Halkıyla bütünleşmiş, Demir yüreli Asker figürlerini  unutmuşcasına, kana doymaz. Görünen şuki 79 olayları ile taksimin o kanlı sokak araları şehitleri, ruhları huzur bulmamış gezinir dururlar, aramızda. Devrimini tabandan yaşamadan genele yayamayan ve özümseyemeyen bir halkız.Her dönem ve şartta kendi yerel isyancısını oluşturan Dadaloğlu,Köroğlu'ları yetiştirmiş,Efeleri ,Hakimosu,Hacimosu,ile bu isyanın  feodal yapıya ,yada  sisteme isyan edenleri  çoğunluk kazanımlarını elde edemeden, birer destan yada masal kahramanı   olarak belleklerimizde yerlerini almışlardır.
Gezi direnişi ,yada Başka bir söylemle '' Çapulcu halk isyanı'' kentlinin, kendi yeşiline,yaşam biçimine,düşümce tarzına şekil veremeye çalışana söyleyecek sözü olduğunu anlatmaya yönelik haykırışının,tekmelendiği bir süreçten öteye gidememiş,yine gelecek kuşaklara bir destansı masal anlatımı olarak yansıması kaçınılmaz olacaktır.Gerilen ve ayrışan toplumun böl ,yönet politikalarına kurban edilmesi,bu toprakların değişmez gerçeğidir.Anadolu bunca bolluk,doğal kaynak,toprak altı,üstü zenginliklerine rağmen üzerinde kurulan nice devletlerin kendi kendilerini devinir bir şekilde yok ettiği, en uzun yaşayan Osmanlının bile, kurduğu sisteme esir olan ve sonunda Devrimini yapamadan çürüyen ve kendini yiyen bir duruma düşerek yok olduğu gerçeğidir. Devrim kaçınılmazdır,Global dünyanın bu kadar birbirine yaklaştırdığı ulusları,bu kadar ayrıştıran gerçeğinin, altında yatan kapitalizmin ezici çarkları içinde, dünya nimetlerinden eşit pay alamayan insanlığın, bir avuç kontrolörün tekelinde dünya düzenine, verdikleri zarardır.Ülkeler ne zaman bireysel yönetim yetkileri verdikleri Temsilcilerinin (Millet Vekili,Yerel Yönetici Veya uzantılarının) yetkilerini sadece ,oy vererek değil ,gerektiğinde değiştirme biçimlerini çoğaltıkları ara çözümler ilede denetleyebilme değiştirebilmelidir.. Bunu  toplum katmanlarının her birinin temsil edildiği , adil bir seçim yöntemi , oluşturmadan gerçekleştirmeleri mümkün değildir.Konulan barajların adil oluşları tartışılır.Barajlar kalkmalı,temsil tabana yayılmalıdır.Oy verenin oyunu temsil eden 100/200/350 kişilik gurupların meclis teşkilleri ile alacakları pozisyondan çıkan kanunsal  karar yada kararnameler, halk oyuna sunulabilen şeffaflıkta, kamu oyu ile paylaşılmalı,üst kurullarda denetlenebilir, bağımsız hukuğun oyuna sunulmalıdır.Hukuğun üstünlüğünü yürüten kurum ve kurulıuşların yürütme ve idari yapıları, tamamen özerk atama ve görevden alınmaları, özlük hakları ,tahsisli bütçeleri iktidarı ve yönetimi yürüten siyasi kadroların kontrolünden çıkarılmalıdır. Kısaca Hukuk üstü hiçbir tanım olmamalıdır.