Semavi dinlerin temelinde yatan örtünme güdüsü , temel üç
dinde de kendini göstermekte .Dönem dönem incelendiğinde birbirlerine yakın
görüntüler içermektedir.
Geçen Zaman ,yoruma açık fikirlerin artmasına neden olsa da
,dinin Tanrı ile İnsan arası manevi
ilişki boyutu üzerine olan temel
felsefesi, Ritüeller,Giyim gibi aidiyet yaratma,dini semboller, üzerine otururken kurallaşmaya yüz tutan veciz
sözler ile süslenmiş, belirli gurupların ulema,din adamı gibi kisveler altında
gurupsal baskı aracı olma adına sarf
ettiği söz ve tanımların
etkileri , dinin kitapsal kutsal
temelinde kalan , gerçek anlayışın unutulmasına neden olmuştur.Bilim
ve İlim arasındaki ince çizgi ,bilinmeyeni sadece tanrıya bağlama ve ötesini
düşünme ,deme kolaylığı ile Bilimi
Frenlemiş, insanın bilinmeyen korkusunu
körükleyerek , Öteki dünya hayalini
Cennet ve Cehennem kavramı ile sınırlamıştır.Dünyada Doğum anı ile
başlayan süreci bazı canlılar Cennet,
bazı canlılar Cehennem kaderi ile yaşamakta ve aldığı dersleri iyiliğe taşıma becerisini gösteremeyen bu faninin ,ölüm sonrası Cehennem yaşama
hissiyatı hangi gerçek İlim tarafından açıklanabilir.
Bilim kabullenmeleri
, başlangıç temeli olarak matematiksel dizginin üzerine otururken gelişimini, insan zeka gelişimine paralel sürdürmekte gibi
görünse de hayal etmenin işin temel felsefesi olduğu gerçeği de yadsınamaz. Kabullenmeler öğrenmenin önünü tıkarken,kolaya kaçmayı seven insan profilini de etkiler ve kitlesel
sürülerin oluşması gibi istenmeyen güçlerin doğmasına neden olur.Kendi Rönesans
‘ını oluşturamayan İslam coğrafyası üzerindeki
Mezhepsel doğmalar ,kendi
kitlelerini kitap özü dışı söylemlerinin örtüleri altına almış. İnsan özünün Tanrı ile ilişkisini bireysellik
dışına taşımışlardır.
Bilimin Örtüsü
olmadığı gibi ,bilinmezliğin sınırı da
yoktur. Bilim adına ,bilime adanmış Ölüye(Kadavra ya) don giydirme
Yaratanın yaratış modelini görmezden gelme aczidir. Bilimin, Çoğalmanın
doğal uzantısı olan genetik organların işlevlerinin tabulaştırılması ile daha iyi bir yol
alacağı sanılıyor olabilir. Hayal gücünü kısıtlama biçimi, örtülü organların genetik kodunu zorlar ve sınırlayanların kafalarında,
geleceğin ölüm sonrası mutluluk araçları
biçimine döner . Bu bilinmeyenin hayal dışı dayatması ,İlmin
kuramsallaşmasıdır. Bu durum ,Bilimin
gerçekleri ile bağdaşmaz. Gelişim insanlık adına bir arayış, ama bir son
değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder